BAŞKALARINI BIRAKIP DÖNÜP KENDİNİZE BAKIN

 Bugün günlerden Pazar. Eee bizde biliyoruz pazar olduğunu diyenleri duyuyor gibiyim. Neden mi Pazar gününü hatırlattım sizlere? Pek çok insanın tatil yaptığı tıpkı Cumartesi günü ve bayram günleri de çalıştığımızı ve çalışanların olduğunu hatırlatmak için sizlere.


Tabii bu bizim kendi tercihimiz, çalışmayı seven insana her gün Pazartesidir. Kimi bu dünyada daha iyi yaşayabilmek için, kimi sadece geçimini sağlayabilmek için, kimi daha iyi bir otomobil sahibi olmak için, kimi daha güzel bir evde yaşayabilmek için, kimi fazla mal göz çıkarmaz etrafımdaki insanlarla da paylaşayım dediği için, kimi evlatlarına daha iyi bir gelecek sağlamak istediği için çalışır...

Yine kimi çalışır, para kazanır kıyamaz parasını harcamaya; Çünkü esiri olmuştur maddenin. Kimi eşşek gibi çalışırım, insan gibi en iyi şekilde harcarım diyerek maddeyi aracı kılar yaşamında. Haa kimisi tek başına yaşamayı sever, kimisi ailesiyle paylaşarak keyif alır en güzel anları.

Ama satın alınamayan tek şey sağlık ve huzurdur bu dünyada. Ne kadar çok paranızın olduğunun da bir ehemmiyeti yoktur yani aslında. İç huzurunuz yoksa siz nereye giderseniz gidin cehennemdesinizdir. Yahut paranız olmasa da mütevazi bir piknik dahi cennette yaşadığınızı hatırlatır size.

Ama insanlar o kadar eleştiriye endeksli yaşar olmuşlar ki, kazandığınız paradan tutun da yaşamınıza hatta yaptığınız tatile kadar müdahil olmayı kendilerinde hak görür olmuşlar.

Pardooon, size bu hakkı kim veriyor?

Çalış, zaman ayır, önce içindeki huzuru yakala senin de olsun. Bu ne fesatlık, kıskançlık. Birilerinin yaşamına fesatlıkla kıskançlıkla değil, gıptayla bakabilmeli insan. Etrafımda yaşayan benden yaşça küçük olan kardeşlerime de hep bu tavsiyede bulunurum. Çok çalışın, çalışmayı kendinize keyifli hale getirmenin yollarını bulun. Her ne iş yaparsanız yapın, severek yapın.

Ama kendinize eşinize evlatlarınıza zaman ayırmayı da bilin. Çok lüks otellerde tatil yapmanıza da gerek yok, bütçenize uygun pek çok yerde keyifli anlar yaşayabilirsiniz. Yeter ki sağlığınız yerinde olsun ve iç huzurunuz.

Biz bu durumlara böyle bir kerede gelmedik. 30 yıl emek verdim ben, eşim daha fazla. Herşeyin bir zamanı var ancak bu zamanı da iyi programlamak bizlerin elinde. Bizler de hayatı zaman zaman kaçırdık, kaçırmaya da devam ediyoruz, yaşarken farkında olsak da olmasak da.

Geçen gün oğlum babasına sitem ediyordu. Sen bana balık tutmasını öğretmedin diyerek ve bu çocuk 22 yaşında. Geç mi, hayır değil, hiç bir şey için hiçbir zaman geç değil. Şimdi kalkın, içinizdeki sizi dinleyin. Ne yapmak istiyorsunuz? Nasıl yaşamak istiyorsunuz? Hedefiniz ne? 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?

Kendi yaşamınızla ilgilenin, başkalarınınkiyle değil. Ben şahsen sosyal paylaşımlarda bulunan gezmeye görmeye tatile gitmiş arkadaşlarımın fotoğraflarını görünce çok mutlu oluyorum. Onların sayesinde ben de gittikleri yerleri görüyorum. Sayfamda bir ablam var, geçen sene Sri Lanka'ya bir düğüne gitti. Onun sayesinde oturduğum yerden oranın kültürünü seyrettim, gittiği gördüğü yerlere hayran kalarak.

Önemli olan oraya buraya gitmenin ötesinde, ne öğreniyorsunuz gittiğiniz yerden, gittiğiniz gibi mi geriye geliyorsunuz, nelere bakıyorsunuz, neleri görüyorsunuz, yaşamınıza ne katıyorsunuz, bunları idrak edebilmek...

Evvelden Osmanlı Padişahları fitneci tutarlarmış kendilerine özel, nazar değmesin diye. Artık günümüzde fitneci tutmaya da gerek yok sağ olsun Sosyal paylaşım ağları var. Şaka bir yana, bırakın insanların yaşamlarında kaç para harcadıklarınla ilgilenmeyi, hangi marka otomobile bindiklerini, tatile nereye gittiklerini... Dönüp kendinize bakın, ama illa da kendinize dönerek. Sevgiyle... 2016


Yorumlar

Popüler Yayınlar