İNSANOĞLU KULAKTAN BESLENİR
Hep söylüyorum... Bizim neslimiz araya sıkışıp kalmış bir nesil... Ne bizleri büyüten, annelerimize babalarımıza itiraz edebildik, ne de yetiştirmeye çalıştığımız çocuklarımıza.. Bizler, itiraz etmeyi bırakın, anne babalarımızın gözleriyle dahi, ne anlatmak istediklerini gayet iyi anlayan bir nesildik..
Yetiştirilme tarzımız, hiç bir zaman çocuklarımıza uymadı.. İşin doğrusu, biz de uymasını çok istemedik.. Çocuklarımızın, gayet özgür, duygu ve düşüncelerini, hiç baskılamadan ifade edebilmelerine, izin verdik..
Hatta bu ifade özgürlükleri, zaman zaman da hoşumuza gitti.. Onların en iyi biçimde yetişebilmeleri için, her neslin yaptığı gibi fedakarlık yaptık ama bizim yaptığımız fedakarlık, bir nebze daha fazlaydı bence diğer nesillerden..
Niye mi?
Öncelikle, bizim zamanımızda okul dışında yardım alabileceğimiz dershane ya da etüt merkezleri gibi yerler yoktu.. Kaynak kitaplarımız azdı... Hele küçük kasabalarda yaşayan, kırsalda yaşayan çocukların imkanları, vilayetlerde yaşayan yaşıtlarına nazaran daha kısıtlıydı.. Sosyalleşebileceğimiz kafeler yoktu, cep telefonları, bilgisayarlar yoktu.. Hafta sonu bilgiye ulaşabilmek, ders yapabilmek için kütüphanelere giderdik.. Kızlar, erkekler diye gruplaşırdık... Saçlarımız, kıyafetlerimiz hep usulüne uygundu..
Okullar, öğretmenler ve aileler neredeyse birlik ve dayanışma içindeydi.. Okulda okul kuralları, evlerde evin kuralları, sınıfta sınıf kuralları geçerliydi.. Okul dışındaki yaşamımızda da, yine çevre kuralları, toplum kuralları geçerliydi.. İşte bu kurallarla, bu düzenle büyüdük.. Büyüklerin yanında çok oturulmaz, karşılık verilmezdi.. Tam bir disiplin geçerliydi yaşamımızda..
İşte bu şartlarda yetişen bizler, anne baba olduktan sonra, çocuklarımızın daha rahat bir yaşam yaşamalarına izin verdik.. Onlara her şeyden evvel bizlere gösterilmesi yaşanılan şartlarda, ayıp olan sevgimizi fazlasıyla verdik.. Onları dinledik.. Psikolojilerini anlamaya çalıştık.. Gerektiğinde sınav öncesi çocuklarımıza destek aldırdık.. Eğitim şartlarının da değişmesiyle birlikte dershanelere gönderdik, özel takviyelerle gelişmelerini sağladık..
Hepimizin evlerine bilgisayarlar girdi.. Akabinde cep telefonları oldu kendilerine ait.. Yani bir nevi oyuncakları da gelişti, geliştirdi çocuklarımızı.. Birbirleriyle her an, kız erkek arkadaş demeden, etkileşim içinde oldular..
Tabii ki, yanlışlar da yaptılar.. Ama biz, onları dinledik.. Onlar da istediklerini çok net ifade ettiler.. İşte bu gençlik şimdi ayakta.. Dinlenilmeye alışmış bir nesil çünkü bu nesil.. İstiyorlar ki, hükümet onları dinlesin, onların da söz sahibi olduklarının farkına varsın..
Bence çok şey istemiyorlar... Unutmamak lazım ki insan sanıldığının aksine kulaktan beslenir..
Sevgiler..(2014)

Yorumlar
Yorum Gönder